30 Temmuz 2019 Salı

ARABAYLA  ORTA  AVRUPA          (BUDAPEŞTE - PRAG - VİYANA - BELGRAD ...  ) 

( 8 - 23 Temmuz 2019)

 (Güzergah: Bulgaristan - Sırbistan - Macaristan - Slovakya - Çekya - Avusturya - Macaristan - Sırbistan - Bulgaristan - Yunanistan)


     Araba ile yaz tatilini yurtdışında geçirdiğimiz 5. yılımız. Geçen yıl Romanya - Bulgaristan - Yunanistan bir önce ki yıl da Balkan turu yaptık. Çıkış öncesi ve gerekli olabilecek tüm bilgiler önce ki yazılarda mevcut.  (Buradan ve buradan daha eski yazılar için sayfanın sağından bakabilirsiniz)
    Açıkçası her gezi sonrası yazdığımdan biraz üşengeç oldum , bu yüzden bazı yazıları oradan kopyala yapıştır yapacağım.


     Hazırlık , güzergah , yakıt , konaklama , yeme içme , maliyet vs  tüm ayrıntıları vermeye çalışacağım.  Gitmeyi düşünüp ekstra sorusu olanları da site üzerinden ya da mail ile cevaplamaya çalışacağım (gitarci@yahoo.com)     Yola çıkmadan evvel gideceğiniz lokasyonları iyice araştırıp notlar alın , yolculuk , yer bulma vs derken bazı detaylar atlanabiliyor. Bir çok siteden yararlanıp hazırlık yapacaksınız muhtemelen ancak bunların bir çoğu cesaret kırıcı olabiliyor ve de tavsiyelere çok ta takılmayın. Örneğin falanca restoranda yiyin çok güzel diye okursunuz da o kişi o şehirde 50 tane restoranın 49 unu denemeden kendi beğenisini sunmuştur. Maceraya açık olun ve biraz kendi mantık ve ön sezilerinize güvenin derim.


HAZIRLIK SÜRECİ;  Tüm hesaplar 4 kişilik çekirdek aile + 1 kişi kardeşim olmak üzere 5 kişilik yolculuk için. *** Önce ki çıkışlarımızda uluslararası ehliyet alınıyordu ancak ehliyetlerin yenilenmesiyle buna gerek kalmadı. En önemli konulardan biri sağ koltukta iyi bir asistan COPİLOT . Eşim bu konuda uzmanlaştı , navigasyon kullanmayı ve bana yol göstermeyi çok iyi biliyor. Termosta sürekli sıcak su ile çay - kahve servisi ve de yiyecek konusunda hep bana çalıştı sağolsun. Bir de bazı bölümlerde uyuklamayıp benim de uykumu getirmeyeydi iyiydi  

       *** Yola çıkmadan evvel cep telefonlarınızın araç içi şarj aletlerini almalı ve Google haritalardan gideceğiniz ülkeleri ''çevrimdışı haritalar'' bölümüne indirmeniz gerekli , böylece internet olmadan istediğiniz yere götürüyor sizi. Ayrıca Google çeviri programında istediğiniz dilleri çevrim içiyken indirip çevrimdışı kullanabiliyorsunuz.  

       Yeşil sigorta aracınız için mutlaka yaptırmanız gereken uluslar arası trafik sigortası. Bunun için sigorta acentelerini kullanabilir ya da İpsala ve Kapıkule sınır kapılarında ki TURİNG bürolarından yaptırabilirsiniz. Ücret ve ayrıntılı bilgi için tıklayınız . Tavsiyem aracınız için kaskonuza ne olur ne olmaz diye hırsızlık ta dahil yurt dışı paketi eklemeniz. Çok büyük bir meblağ değil ama tercih sizin. İsterseniz sağlık sigortası da ekleyebilirsiniz. Kapıda bir de (daha önce bankalardan da alınabilir) kişi başı 15 tl olan (yazıyı hazırlayana kadar 50 tl olacak ) yurt dışı çıkış harç pulları var. (Ne yazıkki henüz sınırı geçmeden yaklaşık 500 tl gitti ama sonrası rahat) Eşya konusunda olmazsa olmazlar; Tuvalet kağıdı , ıslak mendil (yurtdışında taharet musluğu yok) bol miktarda su , dayanıklı yiyecek malzemeleri (makarna ,hazır çorba , sallama çay. , çerez vs...) Şapka , iyi bir yürüyüş ayakkabısı vs vs . Bunları başka yerlerden ayrıntılı bulabilirsiniz ama önerim mümkün olduğunca az ve öz kıyafet ve eşya.



1. Gün : Lüleburgaz - Novi Sad   (837 km , yaklaşık 15 saat)


     Bursa'da yaşıyoruz ama geceden anne baba yanı memleketim olan Lüleburgaz'a gelip yola buradan başlıyoruz.  Zamanı iyi değerlendirmek adına sabah 05:00 gibi erkenden yola çıkıp Edirne'ye varıyoruz. Bizde ailecek Yeşil Pasaport ama kardeşimde Bordo pasaport olduğundan ve de Yunanistan vizesi aldığından çıkış için Pazarkule sınır kapısını kullanıyoruz. Önce Yunanistan'a girip yaklaşık 24 km extra yol yaparak Bulgaristan'a geçiyoruz. Kapıkule sınır kapısına göre burası çok daha sakin ve rahat , hiç beklemeden geçiyoruz. Bu arada mutlaka çıkmadan önce deponuzu doldurun , Euro artışları yüzünden benzin dışarıda çok daha pahalı.


     *** Bulgaristan için aracınıza vinyet almak zorundasınız  , bunun için gümrük sonrası benzinliklerden faydalanabilirsiniz ancak yolda durmamak , oyalanmamak ve hatta ceza yememek için bu yıl geçtikleri dijital sistem ile İnternet üzerinden alabilirsiniz. biz öyle yaptık , çok kolay. Fiyat bilgisi ve işlem içi BURADAN

  
     Bulgaristan Sofya'ya kadar otoban ve çok rahat gidiyoruz ancak Sofya ile Sırbistan sınırı arası yol berbat ve tek şerit bir de yol yapım çalışması var.  Sırbistan'a girince de ara ara çalışmalar var , Sırbistanda vinyet yok ancak bizde ki gibi otoban gişe var. İlk gişede 2 sonra 7,5 sonra yine 2 Euro ile  Sırbistan'ı geçiyorsunuz.  Yol dağlık alanda tek şerit ve virajlı ancak harika manzaralar izleyerek gidiliyor.



      Sırbistan ile birlikte Avrupa'da Türkiye ile saat farkı başlıyor , bir saat geride saatler yani bizde saat 12 ise orada 11. 

     Yol üzerinde Niş'e bir uğrayıp geçelim diyoruz ama vakit kaybetmemek için oyalanmadan Belgrad'a geçiyoruz. Belgrad'için mesai çıkış trafiğine denk geliyoruz ve  10 küsür saatlik yolculuk sonrası epeyce geriliyoruz , bir de yer bulmak sorun olunca ben kızıyorum , Belgrad'ı dönüşe bırakıp muhtemelen daha kolay ve ucuzdur diye Novi Sad'a devam ediyoruz.  Burada şans ve şanssızlığı bir arada yaşıyoruz , şanssızlık bizim gittiğimiz günden 1 gün önce EXIT FESTİVAL 2019 bitmiş ve kaçırmışız , şans ise festivalde yer bulmak neredeyse imkansızmış , bittiği için biraz dolansakta güzel bir yer buluyoruz. Hesaplı olmasından dolayı ve merak ettiğimizden dolayı bu sefer HOSTEL deneyelim dedik ve Hostel Zlatna Greda diye bir yerde kaldık. Kendi bahçesine aracımızıda park ettik.    Booking.com da 9.8 ilk bir puana sahip , Hotelden hiç bir eksiği yok , merkeze 40-50 metre , oldukça temiz ve sahibi oldukça ilgili ve iki farklı odada 5 kişi 40 Euro'ya kalıyoruz ( dönüşte de aynı yerde kalıyoruz)  
*** AVRUPA'DA OTOPARK VE CEZALAR EN BÜYÜK SORUN , DİKKAT!!! bu nedenle kalmak için birinci kriteriniz otopark olmalı.
Novi Sad çok şirin bir şehir ve biz beklediğimizden güzel buluyoruz , akşam yerleştikten sonra kısa bir tur , ertesi sabah ta yola çıkmadan genel bir tur atıyoruz.


2. Gün : Sırbistan - Macaristan (Novi Sad - Szeged - BUDAPEŞTE)  (305 Km , yaklaşık 6 saat)



    Sabah Novi Sad'ta güzel bir kahvaltı edip şehir turundan sonra 14:00 da (TR saati 15:00) ayrılıp Macaristan'a yola koyuluyoruz.
Yol ve sınırda biraz bekleyerek tam 2 saatte Macaristan'dayız. Sınırın çıkışında gişelerden 16 Euro ya 10 günlük Vinyet aldık.   Sınıra çok yakın Szeged şehrine uğradık , çok sakin düzenli bir yer. Akşam üstü olması ve Budapeştede o saatten sonra yol ile birlikte geç olup yer sorunu yaşamak istemiyoruz , burada yer bakıyoruz. Ancak burada da yer bulamayıp biraz gezdikten sonra yola koyuluyoruz.


BUDAPEŞTE     Uzun süren yol ve yorgunluk sonrası akşam vakitlerinde Budapeşte'de oluyoruz , yolda benzinliklerde internet var ve booking.com dan yer bakmaya çalışıyoruz. Merkezde yer bulmak sorun ve ucuz zaten yok derken bir hostel buluyoruz. Macera olsun diye ve meraktan hostel deneyiminde bu sefer duvara tosluyoruz. 5 Kişi 43 Euro gibi bir paraya uygun fiyatla kalıyoruz ancak berbat bir oda ve pis bakımsız yataklar vs. Parlamento binasının tam karşısında yukarı doğru kaleye yakın bir yerde kalıyoruz. Akşam saatinde gittiğimizden yerleşip  yemeği yedikten sonra Parlamento binasının akşam fotoğraflarını çekmeye iniyoruz. Ancak dönüşte yollar çok ıssız ve ürkütücü , korkarak dönüyoruz çünkü çok fazla evsiz , meczup vs var. Arabayı gece ücretsiz diyerek hostel yanına park ediyoruz.


 3. Gün  :  Sabah mesai ile birlikte yol kenarları ücretli olmaya başlıyor , sistemi henüz bilmediğimizden bizde erkenden kalkıp hostelden ayrılıyoruz. Yakında Budapeşte kale tepesinde yer alan Balıkçı Tabyası ve Mathias kilisesinin olduğu meydana gidiyoruz. Burada araç ile girerken kart alıp yol üzerinde uygun yerlere park edip çıkmadan evvel parkmatiklere ödeme yapılıyor  sonra kart okutulup çıkılıyor.
Balıkçı Tabyası (Halaszbastya), Budapeşte'yi panoramik olarak görebileceğiniz güzel fotoğraflar çekeceğiniz harika bir yer. Kaleye benzer görüntüsüyle 1905’de yapılan tabya daha çok estetik ve dekoratif sebeplerle yapılmış.  Neo-Gotik ve Neo-Romanesk tarzlarıyla harmanlanmış tabya, 1902 yılında tamamlanmış. Balıkçı ismi ise, Orta Çağ zamanlarında aşağı taraflarda bulunan balık pazarından geliyormuş.   O zamanlarda pazarın balıkçıları, kentin bu kısmını korumak için önemli çabalar sarfetmişler. Ve bu sebeple de balıkçıları anmak için tabya inşa edilmiş. 
    Üzerinde bulunan 7 adet küçük kule ise 896 senesinde buradaki havzaya yerleşen yedi kişilik Macar kabilesini temsilen yapılmıştır. Balıkçı tabyası, Mattihinas Kilisesinin yan tarafında yer alır ve mimarı Frigyes Schulek’tir. Tabyaya gittiğinizde şehrin en görkemli yapılarından biri olan Parlemento Binası da hemen karşınızda kalacaktır. Çok sade ve mat bir yapıya sahip olan tabya tam bir sanat şaheseri olarak nitelendirilebilir.
Mathias Kilisesi  :  Birçok Macar kralının taç giyme törenleri bu kilisede gerçekleşmiş. Ayrıca 1015 yılından beri var olan kilise, Osmanlı Dönemi’nde tam 150 yıl cami olarak kullanılmış. Orijinal hali bozulunca da Gotik tarzda tekrardan inşa edilmiş. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun 1867’de kurulması açısından da oldukça önemli bir yere sahip.


         Burada gezimizi tamamladıktan sonra merkezi ve güvenli bir yere aracımızı bırakıp yürüyerek gezmeyi planlıyoruz. Peşte tarafına geçip araba ile kısa bir bakınıyoruz ve nehire yakın olabilecek noktada STAR KEBAP diye bir Türk restoranı buluyoruz. Önce yan sokağına yolda parkmatiklerden bilet alarak aracımızı bırakıyoruz , restoranda kahvaltımızı ediyoruz ve çalışanlardan bilgi alıyoruz. Restoranın tam arka sokağına denk gelen bir yerde bahçe otopark olduğunu öğrenip aracımızı oraya alıp şehri yaya gezmeye koyuluyoruz.
          İlk meydansı ve gölge alanda Türk tur kafilesi ile karşılaşıyoruz ve usulca yanlarına sokulup rehberi dinleyip fikirler çalıyoruz :) Derken birileri ile illa ki sohbet başlıyor vs. Buradan kendi mantığımızla nehir kenarı uygun olur diye nehire iniyoruz.


Yukarıda fotoğrafları görülen köprü buranın simgelerinden sayılıyor , Zincirli ya da Aslanlı köprü diye anılıyor hakkında çeşitli hikayeleri var , uzun uzun yazmak istemedim , internette bolca bulabilirsiniz.
Nehir kıyısından Parlamento binasına doğru devam ediyoruz ve yol üstünde acıklı hikayesiyle TUNA AYAKKABILARI'NA geliyoruz.


            
Tuna Ayakkabıları,  ya da yahudi anıtı olarak bilinen buranın orijinal adı "cipok a duna-parton".  İkinci dünya savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın politikaları sonucunda ölen yahudiler anısına Tuna Nehri'nin kıyısına yapılmışlar.  80.000 kadar insan burada ayakkabıları çıkartılarak kurşuna dizilmiş. Gerçek boyutlu bu yaşlı, genç, kadın, erkek ve bebek ayakkabıları o ölümleri sembolize ediyor. 2005 yılında Can Togay tarafından tasarlanmış ve Macar heykeltıraş Gyula Pauer tarafından heykelleştirilmişler.  
Ayakkabılardan hemen sonra muhteşem ihtişamıyla Parlamento sarayının bulunduğu alana geliyoruz. Gece başka gündüz başka güzel.

Parlamento sarayı sonrası Aziz Stefan Bazilikasına doğru yol alıyoruz , yol üzerinde Şişman Polis heykelini görüyoruz

Cadde , sokak geze geze arabamızın olduğu bölgeye ilerlerken Opera binasına denk geliyoruz , dışı tadilatta da olsa iç kısmı açık.
Sokaklarda değişik binalar , dükkanlar vs görüyoruz.

Dohany Sinagogu - Büyük Sinagog; aynı zamanda dünyanın en büyük sinagoglarından da biri. Devasa kubbeleri ile de şehrin ilk bakışta hemen tanınan simgelerinden olan sinagog aynı zamanda Dohany Synagogue olarak da biliniyordu. Bu devasa Yahudi tapınağı 1854 – 1859 yılları arasında Viyanalı mimar Ludwig Förster tarafından yapılmış.

Küçük bir oyun parkında mola verdiğimizde Türk bir aileye denk geliyoruz. Çok ortak tesadüfler var aile ile , Çocuklarımızın adı Tuna , biz Lüleburgaz-Bursa'lı bir aileyiz onlarda aynı çıktı.
Tüm gün yaya gezdikten sonra Star Kebap'a geri dönüp akşam yemeğimizi yiyoruz ve internetten faydalanıp kalacağımız yeri ayarlıyoruz.   75 Euro'ya Helios Hotel de apart 2 odalı bir daire tutuyoruz. Hotel şehrin biraz dışında ama sakin, huzurlu,  güzel, temiz ve çok rahat bir gece ile tüm yorgunluğumuzu atıyoruz. 
Sabah dinlenerek kalkıp kahvaltımızı ettikten sonra Hedefimiz sırasıyla Szentendre , Vişegrad , Estergon ve sonrasında Slovakya üzerinden gece Prag.

Szentendre: Budapeşte'ye yaklaşık yarım saat mesafede küçük, sakin, huzurlu, sanat ve müze dolu bir orta çağ kasabası. Eğer zamn sorununuz yoksa mutlaka buraya uğramalısınız.  Burada hediyelik eşya satan dükkanlardan 3 tanesi Türk dükkanı , üçüylede tanışıyoruz ama bir tanesi ile koyu muhabbet kuruyoruz. 

  Szentendre'de büyük bir Christmas müzesi var ve aynı zamanda satış yeri
Abdullah Mavi boncuk hediyelik eşya ve kafe sahibi , Balıkesirli ve uzun yıllardır burada yaşıyor , bir selam vermeden geçmeyin , oldukça sıcakkanlı ve ilgili.

Szentendre gezisini tamamlayıp Estergon'a yola koyuluyoruz , yol üzerinde daha önce bize tavsiye edilen Vişegrad kasabasında Rönesans Restauranta gidiyoruz. Burada Budapeşte'deki Türk grupla tekrar karşılaşıyoruz. Burası konsept olarak Rönesans döneminde yemek yiyormuşsun gibi tasarlanmış , oldukça ilgi çekici aksesuar , kostüm ve ortam var. Karaca eti , sülün çorbası , ördek bilmemesi vs vs bir sürü ilginç ve hesaplı menüye sahip. Müşteriler genellikle tur ile geliyor ve Türk müşterilerin çokça tercih ettiği bir yer , bu yüzden Türkçe bilen garsonları var. Kapıda bando gösterisi ile karşılıyorlar.
 Acıyı girişte yaşatıyorlar ki hesap hafif görünsün :)
 Bir sürü kostüm var ve istediğinizle bol vol fotoğraf çekilebilirsiniz.

Yemeğimizi yedikten sonra ki durağımız ESTERGON.
(Esztergomi Várszínház), Budapeşte‘nin 50 kilometre kuzey batısında ve Tuna Nehri kıyısında yer alıyor. Türk tarihi bakımından oldukça önemli olan ve adına türküler yakılan bu güzel yeri mutlaka ziyaret edin.  Macaristan sınırları içinde olan ve Tuna Nehri’ni tepeden gören Estergon Kalesi, on iki-on üçüncü yüzyıllarda yapılmış ve 1241’deki Moğol istilasına kadar Macar Krallığı’nın idari ve dini merkezi olmuş bir yapı. Bu yönüyle Macar tarihinde de özel bir yeri bulunan kale, elli yıldan fazla Osmanlı hâkimiyetinde kalmış. 
Kalenin içerisinde Macaristan’ın en büyük katedrali var. Yapımına 1822’de başlanmış ve 1869’da ise tamamlanmış. Burası aynı zamanda dünyanın en büyük 18’inci kilisesi olma özelliğine sahip. Ayrıca dünyanın en büyük ‘ORG’u da burada

Fotoğraflarda görülen karşı taraflar Slovakya ve köprü ile gümrük olmadan direkt geçiliyor , yolumuz PRAG ve o tarafa doğru gidiyoruz , ilginçtir ki bir müddet Slovakya'dan gidip tekrar bir köprü ile Macaristan'a girip yeniden Slovakya'ya geçiyoruz. Sonrasında gece vakti Slovakya'nın başkenti Bratislava'dan geçip Çek Cumhuriyeti'ne giriyoruz , Bruno şehrini geçtikten bir müddet sonra gece yarısı benzinlikte mola veriyoruz ve bakıyoruz ki daha çok yolumuz var burada ilk defa arabada uyumaya karar veriyoruz.


Bundan sonrası PRAG ve sadece Prag tek başına şu ana kadar yazılanlardan daha fazla detaya sahip. Bu yüzden devamını ayrı yayında yapmak daha uygun olacak.

Devamı için link altta

https://iyigezmeler.blogspot.com/2019/08/blog-post.html