4 Ağustos 2019 Pazar


ARABA İLE ORTA AVRUPA TURU 

II. BÖLÜM :  PRAG  -  MASAL  ŞEHİR


   Yağlı boya tablo gibi görünen bu Fotoğraf tarafımdan çekilmiştir.  Tarih, kültür, sanat, doğa... ne ararsanız var. 

Bu yazı Arabayla Orta Avrupa (Budapeşte kısmı) yazısının devamıdır ve yazının öncesi için Buraya tıklayınız.

     Macaristan sonrası benzin istasyonunda sabahladıktan sonra erken saatlerde Prag'a geliyoruz. Hava yağmurlu ve epey serin. İnternetten bulduğumuz Garden Pension Villa Maria adlı yere geliyoruz , sabah erken saatte pijamalarıyla yaşlı bir amca karşılıyor bizi. o saatte bizden iyi müşteri bulamayacağını anlayan amca bizi bırakmıyor ve pazarlık yaptığımız 2 gece için 200 Euro olan ücreti 120 Euroya indiriyor. İki odalı güzel bir apart daire ve oldukça iyi bir muhit ki sokağın başında büyük bir Maserati&Ferrari mağazası ve servisi var.   Yerleşip kahvaltı yapıp amcadan gerekli bilgileri aldıktan sonra şehri gezmeye koyuluyoruz.  Önce 24 saatlik Tramvay bileti aldık 110x5=550 Çek korunası (21,5 EU).  22 numaralı tramvay hemen hemen tüm gezilecek yerlerden geçiyor.
İlk önce Prag Kalesinden  yukarıda ki fotoğrafı çekiyoruz. Ara ara yağan yağmura aldırış etmeden devam ediyoruz. Hava epey serin.
Kraliyet Sarayı
Prag kalesi Nehrin karşısından gece çekimi

     Prag Kalesi, Prag’a hakim bir tepede kurulmuş, dünyanın en eski ve en ihtişamlı kalelerinden , içinde bir çok kompleksi barındıran ve Prag Old Town Meydanı(gerçi buranın her yeri Old Town)  ile görülmesi gereken yerlerden birisidir. Prag Kalesi’nin içinde yer alan en görülesi yer Aziz Vitus Katedrali‘dir. Aziz Vitus Katedrali  önemli azizler ile Çek hükümdarının mezar kalıntılarını barındırmaktadır. 
     Yapımına 1344 yılında başlanan ve tam 600 yıl süren, Prag Kalesi içinde yer alan Aziz Vitus Katedrali 1929 yılında tamamlanabilmiştir. Çek Cumhuriyeti’nin dini ve kültürel yaşantısında çok önemli bir yere sahip olan katedral yüzyıllar boyunca kral ve kraliçelerinin taç giyme törenlerine ev sahipliği yapmıştır. Gotik tarzda yapılan Aziz Vitus Katedrali, sadece Prag’da değil Orta Avrupa’daki en büyük ve en gösterişli katedraldir.
     Katedralin dış cephesinin, korkutucu, dışarı doğru uzanarak bakan şeytani figürler ve hayali hayvanlar ile süslendiğini görülür. Birçok kilisede olduğu gibi burada da  insanlar üzerinde bir korku etkisi yaratması için bilerek böyle ürkütücü ve kasvetli yapıldığı söyleniyor.  Bir diğer rivayete göre de şeytanın en korktuğu şey kendi görüntüsüymüş ve de şeytanı böylelikle uzak tutmak için yapıldığı söylenir.
 Katedralden aşağı doğru yürüyoruz , yüz yıllar öncesinde gibiyiz.
Yokuş aşağı inerken yolun sağ kısmında Türklerin işlettiği bir hediyelik dükkanına denk geliyoruz , tanışıp sohbet sonrası bize bu ördekli parkı öneriyorlar , hemen dükkanın karşı aralığı , yolun sol kısmında. Az ilerisinde de Franz Kafka müzesi ve güya dünyanın en dar sokağı var.
Dünyanın en dar sokağı olduğu iddia edilsede amaç reklam , ve kendi reklamını turistlere çokta güzel yaptırıyor. Bursa Cumalıkızık tarihi köyünde Cin Çıkmazı denen sokak bundan çok daha dardır , Çıkmaz sanmaya yetecek kadar dardır.  
     Karl (Charles) Köprüsü şehrin en önemli köprüsü ve simgelerindendir , 1357 yılında yapılmış. Köprü, Prag kalesine Mala Sarana ile Start Mesto'yu birbirine bağlar. Judith Köprüsü yerine inşa edilen bu köprü 516 metre uzunluğunda 13 metre yüksekliğindedir. Vitava nehrinde bulunan bu köprü büyük seller yaşasada ayakta kalmış ve yüzyıllarca yaya yolu olarak kullanılmıştır. Köprü tek başına bir mimari şaheserde olsa üzerinde bulunan 30 kadar heykelle de dikkat çeker. Bu heykellerin hepsi replikadır ve orijinalleri Ulusal Galeri Lapidarium'da bulunmaktadır.
Köprüde bir sürü ilginç şeyle karşılaşmanız mümkün.
     Köprünün başında bir sürü ilginç dükkan var , bunlardan bazıları yöreye özgü Kukla dükkanları ve hediyelik olarak düşünülebilir güzel şeyler. Yine Köprü ayağının sağ yanında açık hava yiyecek pazarı (sokak restoranı gibi) ve John Lennon Duvarı var.

     Köprüden geçince sokaklar bizi Prag Eski Şehir meydanına götürüyor. Yol üzerinde bir sürü ilginç bina , müze ve insan tiplemeleri görüyoruz. Meydanda bir sürü özel mekan var ama bunlardan en çok göze çarpan Astronomik saat kulesi ve Tyn Kilisesi.  Saat başlarında turistler kalabalık kitleler halinde meydana gelip Astronomik saati videoya kaydediyorlar. Çünkü saat çan sesleriyle birlikte içinde ki heykeller hareket etmeye başlıyor. Heykellerin hareketi sembolik olmuş hatta sırf bunun için gelen var ama çok ta abartılacak bişey değil. hemen meydanda görülen Tyn kilisesinin kuleleri biri diğerinden daha kalın. Kule Adem ile havvayı ya da erkek ile kadını sembolize ediyormuş.

     Prag 1. gün gezimizi bitirip akşam kaldığımız yere dönüyoruz , ertesi sabah öğlen gibi tekrar merkeze iniyoruz , bu sefer farklı yerleri görmek için ara sokaklar ve nehir kenarını gezmeyi düşünüyoruz. Yolumuz yine kaleden ve Karl köprüsünden geçiyor ancak hava değişiminden midir bilmem oğlum hastalanıyor , halsizlik ve ateş yüzünden Eşim ve oğlum kaldığımız yere dönüyorlar. Bizde buruk şekilde gezmeye devam ediyoruz. 2. günümüzde farklı ve güzel ayrıntılara denk geliyoruz ama bir yanımız eksik kalıyor.
     Nehir kenarından gezerek meşhur dans eden binayı bulmayı hedefliyoruz. (Fred and Ginger Dancing House) Ama öncesinde de bir sürü güzel yer görüyoruz.
 Prag Ulusal Tiyatro - Opera Binası
 Fred and Ginger Dancing House, 2. Dünya Savaşı sırasında bombalanma sonucu tahrip olan bir evin yerine, sigorta şirketi Nationale-Nederlanden tarafından inşa ettirildi. Hollywood’un 1930’lu yıllardaki ünlü dansçı çifti Fred Astaire ve Ginger Rogers’ı andırdığı düşünülerek Dancing House-Dans Eden Ev adıyla tanınan ilginç bina Prag’ın şehir merkezinde yer alıyor.
 Üstte ve Altta Vaclav meydanı , Prag Ulusal Müzesi
 Yurt dışı en büyük problemden biri OTOPARK , dikkatli olmak lazım.
 Kendisinden önce kokusunu duyduğumuz , kokusunu takip edince mekanı bulduğumuz gerçek İstanbul döneri (Gerçek diyorum çünkü bizden fikir çalıpta yapmaya çalışan çok uyduruk dönerci var ve lezzet olarak bizimle alakası yok , helede Lübnan vs gibi yerden gelen Araplar. Bazı yerlerde Yunan döneri olarak Gyros adıyla satılıyor )
Dolaşmaya devam ederken hava kararmaya başlıyor , yolda tamamı hurda metallerden toplanıp sanat eserlerine dönüştürülen Metal Heykel Müzesi'ne denk geliyoruz. Fotoğraftakiler sadece reklam ve tanıtım için girişte , içeride çok daha fazla ve güzelleri var. Kişi başı 8 Euro hemen 3-4 dükkan yan tarafta da büyük bir LEGO müzesi var.

      Daha buraya sığdıramadığım bir sürü fotoğraf ve anı ile 2. günü noktalıyoruz , gece geç saatte kaldığımız yere dönüp sabah erkenden gezerek Avusturya - Viyana'ya yola koyuluyoruz.  Önce Prag'a 1 saat kadar mesafede Kutna Hora'ya uğruyoruz.  Kutna Hora'da meşhur Kemik Kilisesini görmeyi planlasakta kapalı olduğu için sadece dışından görüyoruz. Oğlum tam anlamıyla toparlanamadığı için fazla durmadan yola çıkıyoruz.

       Yolumuzun uzunluğu , akşam yer bulma derdi yolda olası aksaklıklara takılmayalım vs derken Çekya'nın 2. büyük şehri Bruno'yu pas geçiyoruz , özet bir şekilde gelirken gece görmüştük. Yolumuz tekrar Slovakya - Bratislava'dan geçiyor. Görmüş olmak için arabayla kısa bir şehir turu yapıyoruz. Prag'tan sonra hiç cezbetmiyor.
 Türkler her yerde :)))

     Bratislava'da kısa turdan sonra gezimizin 3. Bölümü Avusturya - Viyana'ya yol alıyoruz. Viyana Bratislava'dan 1 saatten az mesafede. Viyana yazısını ayrı bir başlık altında yazacağım.







Yazım çalışmaları devam ediyor , biraz sabır lütfen